
Kızgın Bir Dinleyici ile Nasıl Başa Çıkabilirsiniz?
Sunum esnasında bazen, bizi dinleyen katılımcılardan biri yoğun duygular içinde sert bir çıkış yaparak bizi zor bir duruma sokmaya çalışabilir. Böyle bir durumda, katılımcının asıl sıkıntısı, düşüncelerinin dikkate alınmadığını hissetmesi ve dinlenmediğine dair bir fikre kapılması olabilir. Oysa biz durumun tam aksi olduğunu ve konuşmamız esnasında dinleyicilerimizin çıkarlarını dikkate aldığımızı düşünüyor olabiliriz.
Ancak şu esnada kendimizi bir saldırı altında hissetmeye de başlayabiliriz. Çünkü karşımızdaki kişi bize sadece zor bir soru sormakla kalmayıp, bunu açıkça kızgın bir dille ifade ediyor olabilir.
Çoğu zaman, ortaya çıkan bu kızgınlığı şöyle bir süreci izleyerek yatıştırabiliriz:
- “Sizi anlıyorum.” / “Bu noktaya değinmekte haklısınız.”
- Onların aktardığı sıkıntıyı kendi kelimelerimizi kullanarak tekrar ifade edelim.
- “Ama bizim ayrıca yapmamız gereken…” / “Ancak bunu yapabilmek için…” / “Ama aynı zamanda da…”
Bu süreçteki ilk iki bölümün amacı anlık yaşanan kızgınlığı ve yükselen tansiyonu yatıştırmaktır. Bize tepki gösteren kişiye onun fikirlerini anladığımızı, onun bize katılmadığını idrak ettiğimizi gösterir. Hatta o kişiye, onun sıkıntısını kendi kelimelerimiz ile tekrar ifade edebilecek kadar iyi anladığımız mesajını verir. Sadece içi boş bir “Sizi anlıyorum.” demekten daha fazlasını yapmış oluruz. En sonda gelen üçüncü kısım, bizim karşı görüşümüzün “ana fikridir”. Karşımızdaki kişiye madalyonun diğer yüzünü gösterir ve bizim bu konu ile ilgili duruşumuzu ifade eder.
Tabii ki hala bu mücadelenin detayları ile uğraşmamız ve bizin görüşlerimizin altını doldurmamız gerekecektir. Ancak artık en baştaki kızgınlık duygusu ile dolup taşan durum etkisiz hale gelmiştir. Hatta bazı durumlarda, sadece bir dakika önce bize şiddetle öfkelenen bu kişinin, düşüncelerinin dikkate alındığını hissetmesi üzerine artık bizim bir destekçimiz haline geldiğini bile görebiliriz.